ADFE İstanbul tarafından düzenlenen konferans-tartışmaClémence Scalbert-Yücel, OVIPOT başkanı ve IFEA’daki Çağdaş Çalışmalar direktörüKobanê’den sonra barış mı? Türkiye’deki barış sürecinin aktörlerine ve zorluklarına bir bakış 26 Kasım 2014, 18:30, IFEA’daFransızca konferansistanbul.adfe@gmail.com adresinden 24.11.2014 tarihine kadar kayıt yaptırılması gerekmektedir.

Nicolas Ressler Fessy – Paris 8 ÜniversitesiFransız Jeopolitik Enstitüsü’nde doktora öğrencisiIFEA Kasım-Aralık 2014’te Kısa Dönemli Üye19 Aralık 2014 Cuma 14.00-16.00 arası. Türkiye coğrafi bölgesindeki işveren örgütleri MÜSİAD, TUSKON ve TÜSİAD’dan oluşan üç ana Türk işveren derneği, ulusal düzeyde ekonomik, sosyal ve her şeyden önce siyasi konulardaki tartışmalarda aktif olarak yer almaktadır. Etki ağları ve iktidar yerlerine erişim olarak işlev görerek, geliştirdikleri stratejiler ve var olan ilişkilerle ilgili olarak iyi ya da kötü – özellikle evrimleşen – belirli sayıda temsilin öznesi olurlar. Ancak buradaki zorluk, bu konudaki mevcut araştırmama dayanarak, bu kuruluşlara coğrafi bir yaklaşımla yansıma yolları önermek olacaktır. O zaman, nasıl çalıştıklarına ilgi duymadan önce, ulusal düzeyde – bölgesel bölünmeyi model alan konfederasyonlar veya ülkenin ana şehirlerindeki yerel ofisler aracılığıyla

We have the pleasure to invite you to a conference given by Associate Prof. Zouhair Ghazzal (Dept of History, Loyola University, Chicago) on the Syrian wars of domination without hegemony. The conference will take place at IFEA Conference Room16 December 2014 at 18:30 Followed by a discussion conducted by Ass. Prof. Seda Altuğ (The Ataturk Institute for Modern Turkish History, Boğaziçi University). Abstract: Considering that the problems in Syrian society have been longue durée and chronic in their nature, it does not make much sense to look for any “beginning” of the current civil war in terms of deeply-seated causal elements. We relate the question of beginning to that of the imaginary: Syrians, like the rest of the Arabs, and

13 Ocak 2015 Salı 18.00’de IFEA’da.Anatoli n ° 5 Osmanlı Sonrası Mekanda Ekonomik Konfigürasyonlar (CNRS editions) yönetmenliğini Deniz Akagül’ün yaptığıDeniz Akagül, Faruk Bilici, Fatma & Suut Doğruel, Çağlar Keyder, Jean-François Pérouse’un huzurundaFransızca ve Türkçe sunum Anatoli, Adriyatik’ten Hazar Denizi’ne uzanan uzayın multidisipliner çalışmasına ayrılmış yıllık bir yayındır. Kültürlerle ilgileniyor – Yunan, Latin, Slav, Türk Farsça, Gürcü, Ermeni, Yahudi vb. – kim yaşadı ve onu şekillendirdi. Artık parçalanmış olan bu alanın toprakları bir zamanlar, en azından kısmen, sonuncusu Osmanlı İmparatorluğu olan imparatorluk güçleri tarafından birleştirildi. Birçok ortak özelliği, genellikle gizli biçimde tutarlar. Bu alanın Avrupa Birliği için önemi açıktır. Bu sayı, bin yıldan daha eski bir imparatorluk mekânının yer değiştirmesinden bir yüzyıl sonra, önce Roma, sonra Bizans ve nihayet Osmanlı olan

Ayla Deniz – Ankara Üniversitesi’nde doktora öğrencisiIFEA Aralık 2014’te kısa süreli burs16 Ocak 2015 Cuma 16:00 – 18:00 saatleri arasında.Sunum Türkçedir İstanbul Rus kadınlar için ulusaşırı bir alan mı? Ulusaşırı kimlik ve mekansal aidiyet açısından bir değerlendirme   Küresel bir kent olan İstanbul, farklı ülkelerden gelen çok sayıda göçmen grubunu barındırmaktadır ve bu gruplardan biri de, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasıyla İstanbul’a gelmeye başlayan Rus kadınlardır. Rus kadınlar, İstanbul’a göç ve yerleşim sürecinde, etkin bir aktör olarak Rusya ve Türkiye arasında ekonomik, politik ve sosyo-kültürel bakımdan çoklu ilişkiler kurmuş, aynı zamanda her iki ülkeye de tam olarak benzemeyen bir alan inşa etmeye başlamışlardır. Bu çalışma, İstanbul’da yaşayan Rus kadınların ulusaşırı kimlik oluşumlarını ve mekansal aidiyetlerini anlamayı amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında, en

Kitap tanıtımı – Yüz yıllıkah!24 Şubat 2015 Salı saat 18:00’de IFEA’daYüz yıllıkah! Toplumsal hafızanın izinde 1915 Diyarbakır (İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları)Adnan Çelik, Namık Kemal Dinç’in huzurundaSunum Türkçedir Bu çalışmayla, Diyarbakır özelinde, 1915’in kolektif hafızasını ortaya çıkarmaya, kuşaklarası aktarım ve sessizleştirme süreçlerini anlamaya ve son derece güncel bir mesele olarak süregelen 1915’in şimdide nasıl kurulduğuna, anlaşıldığına, anlatıldığına ve gerekçeklendirildiğine odaklanmaya çalıştık. Sadece Diyarbakır’da yaptığımız sözlü tarih görüşmeleri ile sınırlı olmayan; hem bölgenin 1915’teki durumunu kavramamıza olanak sağlayan tarihsel bilgi çerçevelerinden hem de Kürtlerin 1915’e dair hafızasından beslenen Kürt edebiyatından da istifade eden bir kitap çalışmasının faydalı olacağını düşündük. 1915 hafızasının izini sürerken bireylerin öznel anlatılarının tarihsel bir suçluluk kolektifinde biriktiği yüzyıllık ah duygulanımının, bugüne kadar gerçekleşmemiş olan geçmişle yüzleşmeye dair imkanlarını