Çağdaş Araştırmalar Merkezi, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonundan günümüze kadar geniş anlamda tanımlanan çağdaş Türkiye üzerine araştırmaları bir araya getiriyor. Farklı disiplinlerden (tarih, antropoloji, siyaset bilimi, sosyoloji, coğrafya, demografi) araştırmacıları, çalışma alanlarını oluşturan ortak konular etrafında bir araya getirir: Hareketlilik ve Göç; Bölgeler; Çağdaş kültürel süreçler; Medya; Liberalizasyon ve güvenlik politikası Türk siyasi sistemi ve dış ilişkiler; Kümenin araştırması aynı zamanda IFEA’nın çaprraz araştırmalarının bir parçasıdır: Anadolu mirası Çevre Kümeye şu anda Ocak 2017’den bu yana IFEA’da bilimsel ikamet eden ve birkaç araştırmacı, doktora öğrencisi ve doktora sonrası araştırmacıdan oluşan Sümbül Kaya başkanlık etmektedir. Sümbül Kaya, Ocak 2017’den bu yana OVIPOT’tan ve IFEA’nın Çağdaş Araştırmalar bölümünden sorumlu bir siyaset bilimcidir. Gençlerin siyasi sosyalleşmesi, ordu ve daha genel olarak Türkiye’nin siyaset sosyolojisi üzerine çalışmaktadır.sumbul.kaya@ifea-istanbul.net Kişisel

Bağlam Türkiye, Suriye’ye doğrudan komşu (900 km ortak kara sınırına sahip) bir ülkedir ve Suriye’deki müdahale sisteminin önemli bir parçasıdır. Avrupalı ​​cihatçılar tarafından her iki yönden de geçilen bu ülke, aynı zamanda Suriye’ye cihatçı salan bir ülke. Son olarak, Avrupa İslam’ının varyantlarından birini oluşturan Batı Avrupa’daki büyük bir Türk diasporasının bir deniz başıdır (Batı Avrupa’da, yarısından fazlası Avrupa vatandaşlığını kazanmış 4,5 milyon Türk vardır. ). Bu nedenle Türkiye, 2015 yılında Avrupa’yı ve dünyayı etkileyen Suriye’deki ve (ve ötesinde, « Müslüman dünyasındaki ») durumla ilgili ayrım gözetmeyen şiddet olgusunu anlamak için kilit bir ülkedir. Hem demografik ağırlık, hem bölgesel durum hem de “Müslüman dünya”nın tamamındaki nüfuz nedeniyle, Türkiye’deki görüşler ve temsiller, Müslüman dünyasının şemalarının gelişiminin daha geniş bir şekilde anlaşılması için açıklayıcı ve hatta

Bu araştırma, yerel olarak kültürel politikaların ve eylemlerin oluşumunu ve bunların bir yandan yerel bölgelerin inşası üzerindeki etkilerini ve diğer yandan kültür kavramları üzerindeki etkisini analiz etmektedir. Böylece, bakış açısını kaydırarak – araştırma büyük ölçüde metropollere, özellikle de İstanbul’a odaklanarak ve ulusal bir sorgulamayı benimseyerek, Türkiye’de yeni bir kültürel eylem sorgulaması üretmeyi amaçlıyor. ANR Transfaire projesi kapsamında Nisan 2015’te bu tema üzerine bir çalışma günü düzenlendi. Muriel Girard, Cilia Martin, Jean-François Polo, Clémence Scalbert Yücel, Lydia Zeghmar tarafından giyilir.

« Kadınlar tarafından tasavvuf müziği ve dansı pratiği: Paris ve İstanbul’da ney ve semâ üzerinden ritüellerin modernleşmesi »Ayşe AkyürekEPHE’de (GSRL – UMR 8285), Thierry Zarcone danışmanlığında yürütülen tez Ünlü mutasavvıf Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’den esinlenen ve Batı’da semazenlerin kardeşliği olarak bilinen Mevlevilik, semâ ve ney ile sembolize edilir. Kelime anlamı olarak « duymak » anlamına gelen semâ, seyr-i sulûk (manevi yolculuk) sırasındaki dönme dansının uygulanmasından ibarettir. Ney ise dervişlerin manevi yolculuğunun gerçekleştiği sözde ayin töreninin ana çalgısıdır. Bu iki uygulama, çoklu metaforik çağrışımlarıyla sembolik ve kutsaldır. Nitekim nefsin öldürülmesinden insan-ı kâmil’in temsiline kadar semâ ve ney tasavvufun temel esaslarını ifade eder. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1925 yılında yaptığı reformlar kapsamında yasaklanan, 1950’li yıllarda yeniden kültür mirası olarak ortaya çıkan Mevlevihane, her geçen gün yeni taraftarların ilgisini çekiyor.