Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nün 2010-2011 seminer döngüsünün bir parçası olarak, İstanbul’u fon olarak alan disiplinler arası bir kentsel seminer sunuyoruz. Aylık bir toplantı boyunca, bellek ve hareketliliğin pek çok yeri olarak algılanan farklı alanların karşılaştırmasını kolaylaştıracak olan misafirlerimizin bakışları, bellek ve bellek arasındaki kesişme noktalarına da ışık tutacak çağdaş çalışmalara genel bir bakışla bize eşlik edecek. sorunlar ve kentsel dinamikler. Böylece bu seminer, bellek sorularının İstanbul’un mekanını dokuyan hareketlilikleri ne ölçüde ortaya çıkardığını ve tersine hareketliliklerin okunmasının bizi bellek stratejilerini yeniden incelemeye nasıl yönlendirdiğini anlamak için iki yaklaşımı, kentin birbirini tamamlayan iki okumasını çaprazlayacaktır. Bir yandan anma meselelerinin Türk kamusal alanında büyüyen yerini sorgulayacağız. Kolektif belleklere ışık tutan bilimsel çalışmaların ve çağdaş edebi eserlerin çoğalması, aslında kentsel mekanın mikro bir bakış açısıyla yeniden yorumlandığı,

Kurumlar, aktörler ve uygulamalar Organizatörler: Işık TAMDOĞAN ve Juliette DUMAS Osmanlı toplumunda adalet, farklı kurumların, adli referansların (cheria, kanun, örf ve adetler) veya aktörlerin etkileşiminden oluşan karmaşık bir konfigürasyon içinde uygulandı ve çok sayıda farklı uygulamaya yol açtı. Anlaşmazlığa düşen ve hatta bir çatışmaya dahil olan kişilerin anlaşmazlıklarını çözmek için birkaç alternatif yolu vardı. İmparatorluğun her yerinde tebaanın (Müslüman olsun olmasın) başvurabileceği kadı mahkemeleri vardı, ancak bunlar tebaa arasında hak veya yaptırımlar dağıtan tek kurum veya organ değildi. Ayrıca, bir çatışma durumunda insanların başvurabilecekleri imparatorluk divanı veya farklı dini veya profesyonel toplulukların yetkilileri vardı. Ve bazılarının (kadiler gibi) yargı veya yürütme yetkisi, diğerlerinin (vali, şeyhülislam veya müftüler gibi) tarafından düzeltilebilir, tamamlanabilir veya dengelenebilir. Bu seminerin amacı, bireyler arası uzlaşma süreçlerinde

Modern zamanlarda Osmanlı İmparatorluğu ile Akdeniz ve Hint Okyanusu’ndaki Batılı güçlerin denizcilik tarihi üzerine araştırmalar Organizatörler: Dejanirah Couto ve Jean-Louis Bacqué-Grammont EPHE ile ortaklaşaBu seminerin amacı, Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Batılı güçlerin ortak denizcilik ve denizcilik tarihinin belirli bir alanındaki tarihsel araştırmaları yaymak, yenilemek ve teşvik etmektir. Bu yılın müdahaleleri genel bir temaya sahip olacak: « gemi inşası, navigasyon, askere alma, haritacılık ve denizcilik teknikleri: evrimler, farklılıklar ve etkileşimler » Aylık oturumlar Ekim 2010’dan Mayıs 2011’e kadar yapılacaktır. Osmanlı, Avrupa ve Asya denizcilik tarihinin dünyaca ünlü uzmanlarından oluşan bir panelin toplantısını destekleyecekler. Sonraki oturum: 25 Mart 2010 Cuma:Nicola Mélis (Cagliari Üniversitesi): « Osmanlı Deniz Cephanelerinin Gelişimi: 16-17. YüzyıllarGeçmiş oturumlar: 16 Şubat 2010 Pazartesi:Gianmarco Casale (Minnesota Üniversitesi): « Erken Modern Osmanlı Donanmasına Sosyal Bir Yaklaşım » 27

PeraFest kapsamında konferans 23 Kasım 2010 Salı 18:30’da IFEA’daNora Seni (IFEA Direktörü)« Çoksesli pera, İstanbul’un dilleri »Sunum Türkçedir

« Kolhoz’dan Cemaat’e » Semineri16-19 Aralık 2010, IFEA’da Uluslararası araştırma projesinin bilimsel çalıştayına ev sahipliği« « From Kolkhoz to Jamaat – The Politicisation of Islam in the Rural Communities of the Former USSR: An Interregional Comparative Study, 1950s-2000s » (Kolhoz’dan Cemaat’e – Eski SSCB’nin Kırsal Topluluklarında İslam’ın Siyasallaşması: Bölgeler Arası Karşılaştırmalı Bir Çalışma, 1950’ler-2000’ler)İngilizce ve Rusça sunumlarprogramı

Seminer « Antropolojide yazma ve okuma grubu »18 Ocak 2011 Salı 18:00 IFEA’daUmut da biterse (32 », Özkan Küçük) film gösterimi saat 18.00’de, ardından 18:45’te Nükhet Sirman’ın (Sosyoloji Profesörü, Boğaziçi Üniversitesi) ev sahipliğinde bir konferans-tartışmaTürkçe film, İngilizce konuşma.Özet: Bu film Diyarbakır’da kadın cinayetleri ve intiharları konusunu ele almaktadır.Amacı kültürelci yaklaşımdan kopmaktır: öldürülmek veya birinin hayatına saldırmak bir « yerel adet » meselesi değildir.