Alkol üzerine, Osmanlı Devletinde ve Türkiye’de

Düzenleyenler : Nicolas Elias ve Nikos Sigalas

İçki nadiren yalnız içilir, genellikle sosyal ortamların temel bir parçasıdır. Ama içki ile sosyalleşmeye sadece eğlence yönünden bakmak doğru olmaz. Türkiye’de içmek – ya da içmemek – önemsiz değildir. Tersine bu coğrafyada, alkol insanları hem birleştirir hem de böler. Birleştirme konusunda aklımıza ayin sırasında alkolü kutsal bir şekilde paylaştıkları için Alevi’lerdeki Cem Ayini geliyor (ilk Hristiyanlar gibi). Bölme konusunda ise; hiç şüphesiz, çoğunluğu müslüman olan bir ülkede ortaya çıkan karşıtlıkları düşünüyoruz ancak bu müslüman/gayrimüslim ikiliminden daha karmaşık nedenlerle açıklanabilir.

Öncelikle, İslam’ın alkolü yasaklamasıyla başlamak lazım. Bu yasaklama elbette ki ilk olarak akla müslüman/gayrımüslim ayrımını getirse de bu ilk ayrımdan sonra İslam dini içinde de mezhepler arası bölünmeler oluyor (Alevi/Sünni ya da mezhepler arasında). Bir başka bölünme de alkol kullanımının siyasal alanda malzeme yapılmasıyla ortaya çıkıyor (yasaklama ya da özgürlüklere saygılı olma).
Bir başka yaklaşım da alkol kullanımına toplum içine karışmadan–ve tabii ki sadece erkeklere söz konusu olduğunda- göz yummaktan yana.

O halde içki inançla, cinsellik, ideolojik, ve mekansal….sınırlar koyuyor (ya da bu sınırlara vurgu yapıyor). Elbetteki bu sınırlar sabit değiller ve geçirdikleri değişimleri tarih boyunca, Osmanlı devletinden bugünkü Türkiye’ye takip etmek mümkün. İşte seminerimiz bu fikirden yola çıkan seminerimizin amacı, küçük ama Türk toplumunun özgüllükleri ve ayrılıklarını ortaya çıkaracak kadar da önemli olan alkol kullanma alışkanlığı üzerine düşünmek ve düşündürmek.

Sunumlar konferans verenlerin arzusu doğrultusunda Fransızca, Türkçe ya da İngilizce olacaktır.