Çalıştay Aidiyet bağları: insanlar ve şeyler İstanbul
13 ve 14 Aralık 2014
Toplantımız aidiyet haklarının inşasında eşyaların kalitesini ve ağırlığını sorgulama yeri olmak ister. Gerçekten de, hipotez, şeylerin atıl veya tarafsız olmaktan uzak, ait olma haklarının talep edildiği veya onaylandığı sosyal bağların yaratılmasında etkileri olduğudur. Sosyal bilimler, bu hakları elde etme sürecinde geleneksel olarak mallara merkezi bir yer vermiştir. Bu açıdan gayrimenkul sahipliğinin bu sürecin güçlü bir vektörü olduğu kanıtlanmıştır. Bir bireyin veya ailenin bir yerde ikamet etme ve yatırım yapma arzusunun ifadesi, mülkler de entegrasyon yollarını karakterize edebilecek prestijli politikaların temel parçalarıdır.
Ek olarak ve belki de öncelikle mülkiyet, genellikle topluluk üyeliğinin ilk kanıtı olan vergi harçlarının temelidir. Son olarak, insanları “tesislere” tanıtan bu güven ilişkilerinin oluşturulabilmesi mülklerin edinilmesi yoluyla olur. Bu farklı örnekler, eşyaların sahiplenilmesi ile aidiyet bağları yaratma olasılıkları arasındaki bağlantının altını çiziyor.
Bu bağlantıların inşasında şeylerin ağırlığını sorgulamak için üç ana eksen düşünülebilir.
1) Bu nedenle, ilk düşünce hattı bu kişisel haklara odaklanacaktır. Sorun, bu mülkiyet hakkının toplumsal ve yasal hiyerarşilerle (fakir, zengin, genç, erkekler, kadınlar, yabancılar, yerliler…) nasıl ilişkili olduğunu anlamaktır; aynı zamanda sorun, bu hakka erişim olanağının aynı hiyerarşileri nasıl yapılandırabildiğini anlamaktır. Bu alan, önceden belirlenmiş kategorilerden (fakirlerin, zenginlerin, kadının, yabancının vb.) değil, bunların oluşum sürecinin yeniden inşası yoluyla geçen karşılaştırma yolları açar. Örneğin, mülkiyete erişime ilişkin farklı olasılıklar, verili bir toplumda kimin yabancı (aynı zamanda kadın, erkek vb.) olduğunun tanımına nasıl girer?
2) İkinci eksen, ayni haklara, yani eşyalara ve mallara bağlı olan ve eşya ve mallardan bireylere aktarılan haklara odaklanacaktır. Örneğin, çok çeşitli coğrafi ve tarihsel durumlarda, mülkiyet haklarının atfedilmesiyle bağlantılı olan vergilendirme, genellikle bu hakların koruyucusu haline gelen bireylere değil, mülklere odaklanır. Aynı şekilde, bireyler mallarla ilgili konumlarına göre bu haklara sahiptir. Öyleyse mirası mirasçı yapan iyiliktir; yoksa bir malla tanınan kullanım, yakınlık veya aşinalık mı? Bu, toplumsal pratiklere tüm hakları üretme kapasitelerini geri verir. Öyleyse mirası mirasçı yapan iyiliktir; yoksa bir malla tanınan kullanım, yakınlık veya aşinalık mı? Bu, toplumsal pratiklere tüm hakları üretme kapasitelerini geri verir.
3) Nesneler, insanlar, kurumlar: üçüncü bir eksen, kurumlar içindeki kişisel ve ayni hakların etkileşimlerine, diğer bir deyişle kişisel ve ayni hakların toplumsal çatışmalarına odaklanacaktır. Gerçekten de, yerel kaynaklar etrafındaki sosyal çatışmaları, üyelik hakları için rekabet eden iddialar olarak okuyabiliriz. Bu çatışmaların çözümüne yönelik kurumsal çerçeve, yerel siyaset sahnesini güzel bir şekilde temsil etmektedir. Bu nedenle, insanlar ve şeyler arasındaki, kişisel haklar ile ayni haklar arasındaki eklemlenme kadar, şeyler de toplantımızın merkezinde olacak. Ayrıca yerel aidiyetin inşasında kullanılan malzemelerin karmaşıklığını ve heterojenliğini sorgulamaya geliyor.